Nihayet bu yazıyı yazıyorum diye o kadar mutluyum ki! Aklımdan sürekli milyonlarca şey geçmesine rağmen, bu hayat temposunda oturup yazı yazmaya zaman yaratmak mucize gibi bir şey!
Şu anda da laboratuvarda süt sağıyorum. Madem bu bir saati pompaya zincirlenmiş olarak geçireceğim, bari ben de yapmak istediğim şeyi yapayım bu esnada dedim.
2016’nin 9. ayı geldi, çattı bile. Eylül ve Aralık ayları, 12 ay içinde en sevdiğim aylar. Aralık’ı neden sevdiğim aşikar: Doğum günüm Aralık ayı içinde ve yetmezmiş gibi Gönenç’le doğum günümüz aynı gün! Arkadaş çevremde de Aralık’ta doğmuş epey insan var. O yüzden Aralık’ın gelişi beni hep heyecanlandırır. Sonra, yılbaşı yaklaştığı için, Aralık’ta etraf bayram yerine döner ışıklandırmalar ve süslemelerle. Caaanım kokinalar da yine bu ay çıkar ortaya. Amerika’ya doktoraya gelmemden sonra Aralık’ın önemi de iyice arttı, çünkü Noel tatili sayesinde hiç olmazsa birkaç hafta Türkiye’ye gelebildiğim bir ay oldu Aralık. O yüzden, buraya geldiğimden beri daha da bir hevesle bekliyorum Aralık’ı. Çok komik ama resmen unutuyordum: Leyla Hanım’ın da doğum günü Aralık’ta. Al sana bir kutlama daha!

Eylül’e gelirsek, eskiden Eylül gelince okullar açılacak, arkadaşlarıma kavuşacağım diye sevinirdim. Son birkaç yıldır okul benim için hiç kapanmadığından dolayı, Eylül de bu yönden önemini yitirdi. Yazın eğer tatilde değilsem yazı hiç sevmiyorum. Aşırı sıcağın ve nemin şehir hayatı içinde sevilecek pek bir yanı yok zaten. O yüzden, Eylül gelince, yaz bitip sonbahar başlayacak diye sevinirim! Hava tatlı bir serinliğe bürünür, bazı günler hava tüm gün kapalı ve yağmurlu olur… Moda’ya gidip Moda Aile Çay Bahçesi’nde oturmak, Adalar’a gidip terlemeden, bunalmadan gezmek veya Boğaz’a gidip denizin kapalı havadaki muhteşem rengine bakmak için ideal bir aydır Eylül. İmkanınız varsa, deniz tatiline çıkmak için de yine en güzel aydır! New York’ta sonbahar o kadar renkli ve güzel ki, eskiden sonbaharı çok da sevip önemsemezken, şimdi Eylül gelince Central Park kimbilir yine ne kadar güzel olacak diye heyecanlanıyorum.
Bugün burada hava tam da Eylül’ün ilk gününe yakışır şekilde kapalı, yağmurlu ve hafif serin. Sabah okula gelirken aklıma Sertab’ın ‘Yarından haber yok, dün bitti’ dizesi gelince, bir de baktım sonbaharın melankolisi yavaş yavaş içime yerleşmeye başlamış bile!
Hepimize sağlık, mutluluk ve huzur getirsin sonbahar.
Pınar