Terapi

Amerika’ya 6.5 sene evvel tasinmamla birlikte, kendimle ilgili cok buyuk hayal kirikliklarina ugramistim. Buraya tasinirken oyle bir ruh halindeydim ki hem herkesten, hem de Istanbul’dan bikmistim. Daha dogrusu ben o kadar oldugunu hatirlamiyordum ama arkadaslarim sag olsun hatirlattilar. Fakat o zamanki ruh halimi anlamak icin once 2011 yilini bir gozden gecirmemiz lazim. 2011 yilinda Bogazici’nde yuksek lisansimi yapiyordum. O yaz mezun olacaktim ve hatirladigim kadariyla elimdeki deneyleri bitirmeye ve tezi yetistirmeye calisiyordum, cok yogun ve yorgundum. Bir de Temmuz’da evlenecektim, o yuzden de kafama gore sacma bir diyet yapiyordum; hatta diyet yapiyordum demeyelim de ac geziyordum diyelim. Arman ise o sirada Amerika’da doktorasina baslamisti, dolayisiyla aramizda binlerce kilometre ve 7 saat fark vardi. Tum bu stres ve aclik, haliyle bende sinir zayiflamasina yol acmisti. Tahammulum yerlerdeydi. Oyle olunca her seyden bikmistim sanirim. Iste o gazla, Amerika’ya gelince ve Arman’la kavusunca her sey sahane olacak diye dusunuyordum. Halbuki ucaga bindigimiz anda pisman olmustum bu tasinma isinden. Annemlerden cok zor ayrilmistim. Kisa kesmem gerekirse birinci gunden itibaren duygusal olarak cok zorlandim ve bu kadar zorlandigim icin de kendime gicik oldum! Cunku olmasi cok guc olan istedigim her sey olmustu ama ben yine de mutsuzdum, kendimden bunu hic beklemiyordum! Daha once de dedigim gibi, en buyuk mutsuzluk kaynagim kaybetme korkumdu. Ya biz buralarda yasarken anneanneme, babaanneme veya dedeme bir sey olursa ne yaparim, kendimi nasil affederim diye dusunup duruyordum. Diger bir konu Istanbul’a hic bilmedigim kadar baglanmis olmamdi. Yani ruh hastasi gibi, Yandex sokak goruntulerinde bizim evden cikip Moda’ya gittigimi biliyorum, cunku annemle hep oyle yapardik! Veya Mobese kameralarindan Istanbul’un cesitli yerlerini izledigimi… Ben neredeyse her gun Istanbul da Istanbul, anneannem de anneannem vs dedim dedim dedim, Arman da dinledi dinledi dinledi ve sonunda bir gun “istersen sana bir terapist bulalim” dedi. Yanlis hatirlamiyorsam epey bozulmustum. Birincisi artik bikti mi acaba benim ayni seyleri sayiklamamdan diye (sanki haksiz!), ikincisi de durumum o kadar vahim mi diye. Neyse, ben Ingilizce terapinin tuhaf olacagini dusundum, duygularimi tam istedigim gibi anlatabilir miyim acaba diye tereddute dustum; sonunda da isin pesini biraktigim icin terapist arayasina giremedim.

IMG_1230
Ulan Istanbul!

Yillar sonra Leyla dogdu. Hamileyken, hala planimiz 2016 yazinda (yani Leyla 6 aylikken) Turkiye’ye donmekti. Ben internet uzerinden Acibadem’den ev bakmaya baslamistim bile! Sonucta hayatim boyunca -ben o zamanlar farkinda olmasam da- diledigim ve istedigim her sey olmustu, dolayisiyla bu planda bir puruz cikabilecegi aklimin ucundan bile gecmedi. Hayatim boyunca cikmayan puruzlerin hepsine bedel seyler hamileligimde cikti desem herhalde yeridir. Simdi hepsini bir bir anlatip yaziyi uzatmak istemiyorum. Sonuc olarak hem zor ve gerilim dolu bir hamilelik gecirdim, hem de Leyla bekledigimizden de ciddi bir kalp gelisim bozukluguyla dogdu. Dogumu ben de Leyla da sag salim atlatti diye oyle sevinmistik ki her sey iyi olacak diye ummustuk. Ertesi gun ise, cerrahin ekibinden bir doktor Leyla’nin uc ameliyat olmasi gerektigini soyleyip sag olsun bizi gerceklere bir guzel yuzlestirmisti. O haberi aldigim ani unutmam mumkun degil. Ilk ameliyat biz daha dogumun saskinligi icindeyken, Leyla 3 gunlukken oldu. 3 gunluk bebegimizi dogru duzgun kucagimiza bile alamadan boyle bir operasyona yollamak cok zordu. Buraya ne yazsam az kalir, tarif etmem sanirim mumkun degil. Fakat, yine de 2. ameliyat bizim icin daha zor oldu. Cunku Leyla’yla 7 ay gecirmistik. Leyla da artik yeni dogmus bir bebek degildi, o yuzden onu doktorlarin eline vermek bizim icin de onun icin de cok daha zor oldu. Cok sukur ki ameliyat da nekahat donemi de iyi gecti ve hizlica taburcu olduk. Yine de, daha 7 ay evvel yasadigim travmayi bir daha yasamak beni bekledigimden cok sarsti. Sonucun iyi oldugunu gormek bile durumumu kurtaramadi. Giderek karanlik bir cukura dogru ilerliyordum 2016 sonbaharinda. Ustune ustluk asistanlik gorevime de donmem gerekiyordu, cunku yaz tatili bitmisti. Bizim okulda iki tip asistanlik vardi; biri gercekten ders anlatan asistan, digeri de ders anlatan asistana yardimci olan, cok da sahnede olmayan diger asistan. Tum bu olaylarin uzerine, bir de hic mi hic sevmedigim bir derse bas asistan olarak atanmistim. Kimseye anlatamiyordum ki icinde bulundugum psikolojiyi. Ben resmen yok olmak istiyordum; istiyordum ki labima gideyim, deneyimi yapayim, kimse bana ilismesin, ben de kimseye ilismeyeyim gunum bu sekilde gecsin. Benim icin resmen kotu bir saka gibiydi tum sinifin karsina cikip ders anlatmak ve sinifin sorumlulugunu almak zorunda olmak. Halbuki daha once yaptigim bir isti, ama bu sefer ben eski ben degildim onu da kimseye anlatamadim. Neyse ki ayni labda doktora yaptigim cok yakin bir arkadasim (Elinor) benim ne halde oldugumu gordu ve sag olsun bolum baskanini kendini bana yardimci asistan olarak atamaya ikna etti. Yani, yine dersi anlatan bendim ama Elinor’un sinifta yanimda olmasi bana garip bir sekilde guven verdi. Baktim ki durumum iyiye gitmiyor, Elinor’un terapisti vasitasiyla ben de bir terapist buldum nihayet. Fakat bir turlu ilk randevu icin telefonu edemedim. Bunun nedeni de telefonda konusma fobimdi! Ekim’den Subat sonuna kadar resmen o telefonu edemedim! Artik Mayis’ta doktora savunmasina girecektim; hala ozguvenim yerlerde gibi hissediyordum ve bu haldeyken savunmam kotu gececek diye endiseleniyordum. Artik o kadar caresiz kaldim ki nihayet kadini aradim.

IMG_2517
Eylul 2016’dan cok sevdigim bir fotograf

Ilk terapiye giderken -tam hatirlamiyorum- ama sanirim cok heyecanliydim. Bir yandan da kendim icin iyi bir sey yapiyor olmanin verdigi mutlulukla, icimden kendimi tebrik ediyordum. Oyle mutluydum ki hep terapiler boyunca. Bunun nedeni kadinin tam da istedigim gibi bir psikolog cikmasi degildi ama kendimle ilgili konustugum bir zamana sahip olmakti belki. Zaten anlatmayi ve paylasmayi severim, tam bana goreydi bu is. Derken Haziran geldi ve Turkiye tatiline ciktik. Sonrasinda da ani bir gelismeyle Charleston’a tasindik. Oyle olunca gec buldugum terapistimi erken kaybetmis oldum maalesef.

IMG_8476
Nisan 2016 – Charleston, Leyla isimli Lubnan restorani

Buraya tasindigimizdan beri tasinma, yeni is, yeni lab kurma, Leyla’yla yeni bir duzen olusturma vs derken zaman hizlica gecti. Hepimiz New York’a gore burada cok daha mutluyduk. Cok da gerek yok galiba artik terapiye diye dusundum ve yeni bir insan arayisina girmedim. Fakat bazen bir dezenfektanin kokusunun Leyla’nin hastane odasindakine benzerliginden, bazen bindigimiz bir asansorun Leyla’nin ameliyat oldugu hastanenin asansorundeki kadinin sesiyle konusmasindan, bazen de hastanede calismamiz sebebiyle Leyla yasinda ciddi hastaliklari olan cocuklar gormemle bende yine bir seyler tetiklendi. Son olarak da anneannemin sagliginin biraz bozuldugunu duymam sanirim bardagi tasiran son damla oldu. Yine ayni 3-5 sorunluk dongumun icinde boguldum. Bir seyler yapmam lazim diye dusunerek, calistigimiz hastanenin calisanlari icin bu tip konularda danismanlik veren birime gittim. Bu birimde 4 seans hakkimiz var ve 4 seans da ucretsiz. New York’ta gittigim terapistte seanslar 45dk iken, burada 1 saat diye okudum web sayfalarinda. Neyse, bir heyecan gittim. Kadin oturdu karsima, evet anlat bakalim dedi. Ben de buraya yazdiklarimi ve hatta daha cogunu anlattim da anlattim, anlattim da anlattim; kadin hic lafa karismiyor, oylece susuyor. Oyle olunca ben de devam ettim anlatmaya ama durumdan rahatsiz da oldum. Bir de -buyuk ihtimal bu benim kuruntum tamamen ama- sanki beni bunlar mi yani sorunlarin der gibi bir ifadeyle dinliyor gibi geldi. Icimden “Allahim buraya insanlar kimbilir ne dertlerle geliyor”‘ dedim kendi kendime. Yani kadin hic konusmadi degil ama benim istedigim gibi irdelemeli sorular sormadi. Cikarken tesekkur ettim ciktim ama yol boyu yururken o 1 saati dusunup dusunup sinir oldum, hem bana sanki dertlerimi kucumsuyor gibi hissettirdigi icin, hem de 1 saatim bosa gecti diye dusundugum icin. Sonra ise cok acayip bir sey oldu. Sonucta, 1 saat boyunca kendimi ve sorunlarimi hic tanimadigim bir insana anlattim; bir bakima sesli dusundum. Sanki hayatima disaridan baktim gibi oldu. Ve sonucunda gordugum sey hic de fena degildi. Evet, hayatimda cok buyuk bir sorunum var. Leyla’nin yarim kalbi cok buyuk bir sorun, birkac ay sonra onumuzde bir ameliyat var, sonrasinda da hayatimiz boyunca Leyla’nin durumu belirsizliklere dolu olacak ama bir yandan da ne kadar sansliyim(iz) ki elimizdeki imkanlara sahibiz ve Leyla olabilecek en iyi yerlerden birinde, olabilecek en iyi doktorlarin elinde gecirecek bu ameliyati. Daha fazla bir sey elimizden gelemez. Ote yandan, evet, Turkiye’ye donmeyi cok istiyordum; tum ailemle birlikte gecirmek istiyordum omrumu, Istanbul’da yasamak ve yaslanmak istiyordum ama ne yapalim? Benim hayatimin gercekleri bunlar ve bu yuzden bizim burada olmamiz lazim. Yani bunca zamandir ilk kez ne olduysa tum bu gercekleri kabullendim. Anlamsiz yere onlarla savasmayi biraktim ve gercekten cok rahatladim.  Ise yaramadigini dusundugum o 1 saatlik gorusme de basbayagi ise yaradi sanirim!

IMG_4532
Charleston’in muhtesem gokyuzu!

Kimsenin hayatinda her sey mukemmel degil. Illa ki bir yerlerde sorun oluyor ve maalesef secemiyoruz sorunun nerede olacagini. Yani bana sorsalardi ya nefret ettigin bir iste calisacaksin omur boyu, ya da kizin yarim kalple dogacak diye; tabi ki nefret ettigim bir iste calismayi secerdim ama maalesef bu isler oyle olmuyor. Ne mutlu ki en azindan sevdigim insanla birlikteyim, sevdigim bir iste calisiyorum, cok sevdigim kocaman bir aileye sahibim, sevdigim arkadaslarim var uzakta olsalar bile, cok sukur bizim de ailelerimizin de sagligi cogunlukla yerinde, gecim sikintimiz yok, kimbilir benim aklima bile gelmeyen ama baskasinin derdi olan baska nelere sahibim. Bunlarin hepsi o kadar buyuk seyler ki. Sanirim isin sirri, hayatimizdaki sorunlardan degistiremediklerimizi kabullenmekte ve iyi seyleri de gozden kacirmamakta.

3 comments

Her “şer”deki “hayır” – Pınpındapınpın için bir cevap yazın Cevabı iptal et