Elveda New York, merhaba Charleston!

Efendim, son yazimdan bu yana gecen sure icinde doktorami bitirdim! Sonrasinda da bazi guzel gelismeler sonucunda Arman’la birlikte, ayni yerde ve hatta ayni lab’da calisma imkani bulduk. Fakat bu yeni is, New York’ta degil Guney Karolina eyaletinde yer alan Charleston’da karsimiza cikti. Oyle olunca da, alti senemizi gecirdigimiz New York’a allahismarladik dedik. Ben Istanbul’a asik oldugum ve New York’u da Istanbul’a benzettigim icin, New York’tan tasinma fikrine cok bayilmamistim ama Charleston kisacik zaman icinde, kalbimde kocaman bir yer acti kendine.

  • Burada hava Turkiye’nin Akdeniz Bolgesi tadinda. Hatta belki biraz da tropik diyebiliriz. Sicak hadi neyse de, nem cok cok fazla. Bir bakiyorsunuz piril piril gunesli bir hava, bir bakiyorsunuz gok gurultulu ve simsekli sakir sakir bir yagmur. Fakat komik olan su ki, “oo artik sicak iklimdeyiz, cikaralim en ince kiyafetleri meydana” anlayisiyla gecirdigim birkac gun icinde resmen dondum! Zira, disarida hissedilen sicaklik 40 dereceyse, klimalar sag olsun kapali alanlarda sicaklik sanirim en fazla 18 derece. Bir de ben buraya direkt iki aylik Turkiye tatili sonrasinda geldigim icin, vucut kendini Turkiye sartlarina alistirmis durumdaydi; iyice soka girdi burada. Yine de, bu sicak iklimin ve gunesli havanin insanlar uzerindeki pozitif etkisi alenen meydanda, o yuzden sikayet etmiyorum!
  • New York’a kiyasla insanlar cok daha tatli ve sakin. Gerci ben de sokakta arkasindan atli kovaliyormuscasina, haldir haldir yuruyen bir insanim o yuzden New York’ta bu durumu garipsememistim ama buraya gelip insanlarin agir cekimde yasadigini gorunce, o da cok hosuma gitti. Herkes sakin ve huzurlu. Her sey bir sekilde olur havasindalar sanki.
  • Yine New York’a kiyasla hayat daha ucuz. New York’ta 2+1 evimize verdigimiz kiranin cok daha azina, 3+1 ve mustakil bir evde yasiyoruz simdi. Hem de (en azindan birkac haftadir gozlemledigim kadariyla) komsularimiz tatli, sevecen, sakin ve sessiz insanlar. New York’taki komsulardan o kadar yilmistim ki, buradaki hayat cennet gibi su an.
  • Her yer yemyesil ve sulak! Charleston dedigimiz sehrin her yeri ya gol, ya dere, ya okyanus… Her tarafta plajlar var. Gerci bana sorarsaniz, Ege veya Akdeniz’e kiyasla okyanus hicbir seye benzemiyor ama yine de suyun varligi bile yetiyor. Deniz veya okyanus kiyisinda olmak insana kafadan bir mutluluk getiriyor. Buranin ‘palmetto‘ denilen palmiye agaclari ve her daim gokyuzundeki pofidik bulutlar da gun dogarken ve batarken cok guzel bir manzaraya harika dekor oluyorlar. Koprulerle dolu bu sehirde, koprulerden gecerken etrafa bakmak resmen insana yasama sevinci veriyor. New York’ta gokyuzunu gorebilmek bir lukstu; cogu zaman haftalar sonra Ay’i gorunce gozlerime inanamaz, cocuk gibi sevinirdim. Simdi rahatca bulutlarla dolu gokyuzunu gorebiliyorum diye de cok mutluyum!
  • Sehir merkezindeki mimari bir harika! Buranin en turistik yerlerinden King Street ve Meeting Street uzerindeki binalar o kadar guzel ki! Meeting Street’in bir kismindaki evler Adalar’daki evleri animsatiyor insana.

Yani bana sorarsaniz, turizm acisindan Charleston’in bayagi bir hakki yenmis. Burasi Amerika’nin bildigim hicbir yerine benzemiyor, Amerika’dan cok Avrupa havasinda bir sehir sanki. Neyse, diyeceklerim bu kadar. Simdi sizleri Charleston ve Charleston’da bir Leyla temali fotograflarla bas basa birakiyorum.

 

One comment

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s